12 Mart 2025 Çarşamba

dakika ve skor

"Yaratmak. Elde tutmak. Yok etmek.
Hinduların bu görevlerden her biri için bir tanrısı vardı. Ben hepsini tek başıma yapıyorum.
Benden önce kimsenin yaratamadığı bir şey yarattım. Ancak dünya buna şahit olmadı ve hiçbir zaman da olmayacak.
Sonra yarattığımı elimde tutmaya çalıştım, tüm gücümle ve isteğimle. Acı çekerek, bazen de gözyaşı döküp kurbanlar vererek.
Şimdiyse yok edeceğim. Bana kim karşı koyabilir ki? Eğer hak denen bir şey varsa bu isteğim yerine gelecektir.
Aslında yaratıcı olarak kalmak, yarattığımdan mutlu olup onu başkalarıyla paylaşmak isterdim. Ancak yok etmenin de kendince derin anlamları var. Çekici yanı tamama erdirmesinde saklı."*


*: u. poznanski, erebos

9 Mart 2025 Pazar

kayıp çocuk

söze, karamazov kardeşler'in en cazip olanı dimitri'nin bir sandığın üzerinde uyuyakaldıktan sonra, uyandığında söylediği cümle ile başlayalım: "bir düş gördüm efendiler..."

*

kafe tarzı bir mekanda çalışıyormuşum. eskiden çalışmak hayalini kurduğum gibi müdavimleri olan, tül perdeli pencerelerinin iki yanında yana çekilmiş kadife perdeler sarkan bir yer değil de 'yeni nesil kahveci' dedikleri, bol ışıklı, duvarında bisiklet asılı yerlerden.

haliyle, o eski hayaldeki gibi siyah takım elbisesini beyaz gömlek ve papyonla tamam eden orta yaşlı, duruşundan anlamlar taşan, müşterilerin saygı duyduğu adam değil de tezgah arkasında duran, kolları dövmeli, üniversiteyi uzattıkça uzatmış baristalar gibiyim. kulağımda küpe bile olabilir.

müşteriyle ilgilenirken dükkan kapısını açıldığını görüyorum. sırtında kendinden büyük bir çantayla bir çocuk iki eliyle itelediği kapının aralığından içeri giriyor.

merak etmeyin tanıyorum onu. arkadaşlarım diyebileceğim bir çiftin küçük çocuğu. mutlu aileye örnek verebileceğiniz tarzda bir ilişkileri var. zaten onlarınki aşk evliliği. yoksa, ferhat ile aslı nasıl bir araya gelsin ki?

ama bir problem var. o çocuğun bırakın ilkokul birinci sınıfı anaokuluna başlamasına bile yıllar var. sanki ablasıyla yer değiştirmiş.

dükkanın içinde ne yaptığını biliyormuşcasına hareket ediyor. sanki her gün okul çıkışı yaptığı bir şeymiş gibi. yine de, arayıp haber vereyim diye düşünüyorum. ama unutuyorum. ihmal etmem de olası.

çünkü içimden en küçük halam geçiyor. cânım halam, gece yarılarında beni bizimkilerin odasından kaçırıp kendi yanına yatırdığını bugün bile kendinden gurur duyarak anlatır.

anne ve babasının çocuğu merak edecekleri geliyor aklıma. telaşla oraya buraya telefon açtıkları, ona buna sordukları görüntüler gözümün önüne geliyor. buradan bu gelişin mutad bir geliş olmadığını da anlıyorum şimdi. ama yüzümde halamın, cânım halamın yüz ifadesi.

çocuk masalardan birinde tek başına oturuyor. ben tezgah arkasındaki işlerle meşgul oluyorum. hiç mi hiç konuşmuyoruz. belki de ben yanlış anlıyorum her şeyi. sadece, annesi ya da babası okul çıkışı buraya gelmesini ve burada beklemesini tembihlemişler.

bir süre sonra kapı tekrar açılıyor. aslı'nın kan ter içindeki yüzünü ve yorgun bedenini görüyorum. kızgın ve kırgın bir bakışla benden yana bakıyor. hiçbir şey demeden oğlunun yanına gidiyor ve sarılıyor.

"ben şimdi ne yaptım ki," diye düşünüyorum. "neden kızdı ki?"

6 Mart 2025 Perşembe

yazılı yoklama

bir.. neden bütün şehirlerin ortasından bir nehir akar?
iki.. denize inen dik sokaklar bütün mavi gözlü şehirlerin ortak kaderi midir?
üç... bir kadın neden sarışın olmak ister?
dört. kanatlarına dokunulmuş bir kelebek yeniden uçabilir mi?
beş.. vakti gelince oradan oraya uçan göçmen kuşların asıl yurdu neresidir?
altı. yine de ister miydin beni sevilmemiş bir yarayla hiç?
yedi. gelecek ne zaman gelir?

başarılar...


not: istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.
        sorular eşit puanlı olmayabilir.
        basit hata puan götürmez.

2 Mart 2025 Pazar

dönsün dünya

sema enci, "tersine gidilemeyeceğini gösterir yağmur"¹diyerek türkçenin en büyük şairine eşlik ederken, peşi sıra "şiire dön şiire dön kalbim"² diyerek konuyu biraz daha köpürtür.

*

bir... "sen ve yağmur./ başa dönemezsiniz./ öyle bir yol yürüdünüz ki ancak/ dönüş yolunu yokederek gelebilirdiniz/ inişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine."

iki... "eve dön! şarkıya dön! kalbine dön!/ şarkıya dön! kalbine dön! eve dön!/ kalbine dön! eve dön! şarkıya dön!"