"iki insan flört ederken olup olmayacağının, değip değmeyeceğinin anlaşıldığı, ne olacağına karar verildiği ya da bir cevaba ulaşıldığı anlar vardır hani. duruma göre eşik atlar ya da bir duvara toslarız. muhatap olduğumuz insanı sinemaya davet etmek bunu anlamanın en iyi yoludur. eğer, 'hangi film?' diye sorarsa daveti geriye alır, mevzudan uzaklaşırım. çünkü o benimle zaman geçirmeyi değil iyi bir film izlemeyi ya da kötü bir filmle zaman kaybetmemeyi istiyordur. anlarım ki, benim flört sandığım şey iş arkadaşlığı gibi bir şeymiş."
ya ben?
flört güzergahında bir ara durup oradan tavsiyelerime ne kadar hızlı tepki verdiğine bakarım.
/bu tavsiyeler 'deneme' gayesi taşımaz. çünkü ben yıllar önce öğrendim insanları denememek gerektiğini. ve tanrıyı. ve aşkı. ve beni./
aşkın başlangıcı, her şeyin büyülü bir ışık altında göründüğü kutlu zamanlar... film, kitap ya da bir şarkı fark etmez. saçma sapan bir şey dahi sırf o işaret ediyor diye gözümüze muhteşem görünür. onun sinemayı iyi bilmesiyle, iyi okur ya da mükemmel bir müzik kulağına sahip olmasıyla ilgisi yoktur bunun. muhatabımız işaret etmiştir, bir süreliğine de olsa eline değil işaret ettiğine bakabiliriz.
eğer o tepki yeterince hızlı değilse ya beni ciddiye almıyordur ya da saydığım sebeplerden ortada büyü falan yoktur.
o zaman o güzergahta yol almanın da bir anlamı yoktur.
'deneme' gayesi taşımaz diyorsun ama her yaptığın, her eylemin sonunda kafanda ki cevaplara uygun olsun, beklentilerine karşılık bulsun istiyorsun gibi. Deneme değilde olay - sonuçları değerlendirme, sende karşılık buluyor mu bakma süreci mi desek..
YanıtlaSilelbette amacım denemek değil. zira hiç kimseye, "hem öykü hem de şiir seviyorsanız bahar isyancıdır'ı tavsiye ederim," deyip sonrasında havayı koklamıyorum. iyi bir okur olduğumu düşünüp de benden "şiire kaçan öyküler tavsiyesi" isteyen birine "bahar isyancıdır" dediğimde ne olup bittiği dikkatimi çekiyor haliyle.
YanıtlaSil