adamın arada "azizem" deyip nefeslendiği bu mektupta, taşıyamaz olduğu duyguları, muhatabına vaktinde söyleyemediklerini ölüp gelip onu bulmadan önce söylemenin telaşı vardır.
doktorunun 'ruhsuz' kelimelerinden kendisi için bir gelecek olamayacağını anlayan adam, tam da kadına "benden sana yar olmaz" demeye karar vermişken kadın ondan hızlı davranmış, istikrarlı bir hayat isteyenlere özgü cesaretle bir başkasının hayatındaki varlığını haber vermiştir.
adama ise kala kala suskunluk, bu tercihe saygı duymak ve kelimelere sığınmak kalmıştır çünkü.
adam anlattıkça anlarız ki sonu istediği bitmese de hiç de fena başlamamıştır hikâye. zor geçen çocukluğunun peşi sıra büyümenin zorlu yollarında yürürken birden bire "güzel bir şey olmuş, uzaktaki pırıltının üzerinde üst üste yığılmış bulutlar aralanmıştır".
"Hatırlıyor musun? Küçük bir tören ikimizi bir araya getirmişti. Gözlerim gözlerinle buluştuğunda bir kazmanın göğsümün içinde harekete geçtiğini ve küçüklüğümden bu yana içimde çöreklenen bütün acıları devirdiğini hissettim. Saçların harikaydı. Gözlerin büyüleyici bir siyaha bürünmüştü. Bilinçsizce sana bakarken buldum kendimi. Daha sonra okuduğum hatıralarında yazmıştın bu ânı, bir limana demir atacakmışçasına bakan bu denizciden hoşlandığını."*
*: on iki numaralı yatağın ölümü - cenazemde, s:53, loras yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder