bazan hayatın yükü ağırlaşır. işte o zaman ateşi canlı tutmak için arada sobaya kuru odun atar gibi için için bir hayali besleyerek kendini azıcık kandırmalıdır insan.
çok değil ama azıcık. diğer türlüsü 'iyimserlik' yerine 'kendini kandırmak'ı seçmek olur.
o kantarin ayari ise hep kaciyor - bir o tarafa; bir bu tarafa. elde kalansa hep hayatin yuku.
YanıtlaSildengeyi kurabilenler en mutlu. bir de kendini tam kandıranlar.
YanıtlaSilsanirim korkum bu; dengeyi kurubaldigini sanan aslında kendini mi kandiriyor?
YanıtlaSilbu ihtimal her zaman var. benim kastettiğim bile isteye kendini kandıranlar.
YanıtlaSilne gariptir ki umut vaat eden hayallerin, kandirmalarin pesinden deli gibi kosarken, aklimiz ve kalbimizi ne kadar kolayca ezip gecebiliyoruz. yeterki korukledigimiz o ates bir dakika.. 3 dakika.. 5 dakika daha sarip sarmalasin; hayatin yükünden uzak - isitsin bizi her daim.
YanıtlaSilhayat tam da bu işte. yanılgılar, yenilgiler, boşa geçen onca yıl, bir kaç tane kutlu an...
YanıtlaSilGeçen gün bir arkadaşıma demiştim " gerçek hayatın ağırlığı yetmiyor, bir de hayallerimizle uğraşıyoruz" .
YanıtlaSilçok doğru. hayaller başa bela gerçekten.
YanıtlaSilçok sevdim bunu.