20 Şubat 2022 Pazar

zenith*

"yıllar önce" diyebilecek kadar zaman geçmiş üzerinden. "yıllar"...

"yıllar önce" yörüngesine girdiğimde bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim nightcall'un. gece yarısı telefonlarının her şeye ve herkese yettiği zamanlardı. şehrin bomboş sokaklarında arabayla dolaşırken dinliyormuş hissi verirdi. kızın oturduğu sokağa gelince perdeye düşen gölgesini görmek ihtimaliyle yavaşlanırdı.

london grammar sahneye çıktığında ise kız mahalleden taşınmış, uzak şehirlerin duvarlarına "kız öldü" yazan bir adam kalmıştı geriye. araba yoktur artık. müzik kulaklıktan gelip bulur dinleyicisini. ayaklar, hem yorgun hem çıplak.

sonrası odasının emniyetinde anılarla avunan bir adam izlenimi. bazan eski fotoğrafları çekmeceden çıkarıp bakıyor. "kız ölmeseydi ne olurdu?" diye sorup "herkes kadar mutsuz olurduk" cevabını veriyor. bazan da kızın ölmediğini, başka bir şehirde başka biriymiş gibi yaşadığını düşünüyor.

ve "yıllar sonra" kavinsky çıkıp yeni bir albüm yapıyor. albümde bir şarkı var: zenith... bizzat 'kavinsky bey'in söylediğine göre nightcall-II olarak dinlenmeliymiş. yani şehrin sokaklarını nightcall dinleyerek dolaşan ergenler, uzun yolda kendine eşlik arayan kadınlar için yeni bir tat. nasıl derler? biraz değişiklik.

wong kar wai'nin 2046 ile yaptığını hatırlatıyor biraz da. hatırlarsınız, in the mood for love yetmeyince anlatmak istediği hikâyeye, ya da kahramanları yönetmene direnince bir devam filmine mecbur hissetmişti kendini wong kar wai. ve ortaya biçimsel olarak farklı olsa da ruhunu muhafaza eden bir film çıkmıştı.

zenith de öyle. vurmalı çalgılar yerine saksafon önde bu defa. hikâye ise geçmiş için bir ağıda dönüşmüş. ama öz yerli yerinde. nightcall ruhu da...

*kavinsky, zenith

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder