zaman zaman sözü deniz feneri yalnızlığına getirsem de yalnız biri sayılmam. hatta kalabalık insanlardan olduğum bile söylenebilir. gündelik hayatta karşılaştıklarım da var, türlü iletişim aracıyla bağlı olduklarım da.
bazan buraya yazdıklarımı onlarla da konuşuyorum. onlardan birinde dedikodu bahsini ö.'ye de açtım.
"çok normal," dedi, uyuz uyuz. "hem anne gibi olmuştur o."
"hayır," dedim acıyla. sonuna, "olamaz!." feryadı da eklemiş olabilirim ama hatırlamıyorum. gözlerim karardı, tansiyonum düştü, kalbimde kocaman bir çukur açıldı.
çünkü, biz yıllardır tanışıyoruz ve o alçak 'anne gibi'nin benim için ne demek olduğunu iyi bilir.
/sadece şimdi değil, "neden yaşıtlarına değil de kendinden büyüklere bakıyorsun?" sorusuna ergence ve çok komikmiş gibi "ben çocuk o çocuk. oluruz çoluk çocuk," cevabını verdiğim ergen zamanlarımda bile kadınlar ikiye ayrılırdı benim için: anne gibi olanlar ve anne gibi olmayanlar.
hayır, bunun yaşla, görünüşle alakası yok. kostüm tercihi, eğitim durumu vs. de etkili değil. küçük küçük bir sürü şeyin birleşimi olabilir ya da bir an. ufacık bir bakış, tek bir kelime... mesela, altın bilezik takması bir kadının anne gibi olmasına yeter.
ondan sonrası mümkün değil. aksi takdirde freud'u freud yapan en büyük iddiasına örnek olacakmışım, anneme duyduğum sonsuz muhabbet bu şekilde ispatlanacakmış gibi gelir./
alçak ö. şimdi oralarda bir yerde verdiğim tepkiyi, düşünüp gülüyordur. ilk fırsatta hoşlandığı çocuğun parası için ona yakın davrandığını iddia edeyim de "anne gibi" neymiş görsün.
aman çok biliyormuş 'ö' !
YanıtlaSilolunca ne olur hem , kedi uzanamadığı ciğere .. :)
alçak ö.! şu an o konuşmayı düşünüp gülmüyorsa ne olayım. kalbime meteor çarpmış gibi oldu sayesinde.
YanıtlaSilciğer-kedi ikilisine gelince, bırakın onları 'anne gibi'ler kullansın. anneler değil.