kimdir bilmiyorum ama sacha guitry diye biri çıkmış, "mozart dinlediğiniz zaman, arkasından gelen sessizlik de hâlâ mozart'tır," demiş. ifade o kadar hoşuma gitti ki, mozart olsaydım, bunu aldığım en büyük iltifat sayardım.
"tıpkı," derken buldum kendimi bunları düşünürken. "tıpkı, kitap okurken okuduğumuz bir şeyden etkilendiğimizde devam etmeden önce sayfadan başımızı kaldırıp işaret parmağımız ayraç niyetine kitabın arasındayken uzaklara baktığımız o kutlu anın okumaya dahil olması gibi."
"insanlar bir an önce salonu terk etmek için acele ederken yerinde oturup usul usul akan jeneriği seyretmek, jeneriğe eşlik eden son şarkıyı dinlemek gibi," dedim sonra.
tam burada, amcabey'in musa'ya yaptığı aşk tarifini andım: aşk acısı dediğin şey aşkın kendisidir. evet, gizliajans.
özlemekler, kalp kırıklığı, ayrılık acısı* da aşka dahil o zaman.
*: üzgünüm, "ayrılık da sevdaya dahil"ci tayfa aradığını bulamaz burada. kaldı ki bu konudaki fikrimi daha önce beyan etmiştim.
ne kadar doğru bir tespit..
YanıtlaSilhangisi? mozart'a dair olan değil mi :)
YanıtlaSilevet mozart'a dair olan ama sizinkilere de katılıyorum.
YanıtlaSilNe kadar güzel demiş söyleyen Mozart için. Öte yandan sinemada film bitince jeneriğin sonuna kadar beklemek, kitap arasında düşüncelere dalmak... ne güzel an'lar, ne güzel his'ler.
YanıtlaSil@pelinpembesi,
YanıtlaSil"hah, şöyle..."
lütfen bakınız, beş kardeşler - turgut ile şevval hanımın gül dalları altındaki ayaküstü sohbeti.
@doğaçeşnicisi,
sözü hem sevdim hem de böyle bir cümleyi şimdiye kadar bir yerlerde kurmayı akıl edememiş olduğum için kıskandım.
o "an"lar ve "his"ler ise okumaya, izlemeye dahil. belki de sadece kelimeler ya da görüntüler yüzünden değil o "an"lar ve "his"ler yüzünden seviyoruz okumayı, izlemeyi.