leyla ile mecnun'un...
şairliği inişe geçerken kariyeri yükseldikçe yükseldi kemal sayar'ın. neredeyse herkesin sevdiği bir psikolog, iyi bir hatip, kalp yanı eksik olmayan bir sürü kitap çıktı ortaya. bir kişi bile çıkıp, başarısız ya da başardıklarını hak etmiyor diyemez. belki yakından bakınca... kim ve ne yakından bakılınca kusursuz ki?
bu bilinçle, takip etmekten hiç vazgeçmedim onu. artık şair değilse de işaret ettikleri arasında kıymetler mevcut çünkü. kitaplarını, denemelerini, makalelerini, hatta verdiği röportajları okudum, konuşmalarını dinledim. zaman zaman hikmet, zaman zaman bilgi devşirdim. öğrendim, aydınlandım, ferah hissettim.
"leyla, mecnun'un naifliğinden farklı olarak ser verse de sır vermeyecek dirayete sahip bir karakter. bu açıdan leyla mecnun'dan daha bahtsız çünkü mecnun gibi aşkı dile getirebilmenin iyileştirici, denge kuran devasına sahip değil. sevdiğini diyemediği için sevmek derdi leyla'yı boğar."
*
rüknettin'in kalbi için kehanetler adlı nehir şiiri okuduğumda çarpılmış ve "evet," demiştim. "kemal sayar benim şairim olabilir". ama erken karar vermişim.
şairliği inişe geçerken kariyeri yükseldikçe yükseldi kemal sayar'ın. neredeyse herkesin sevdiği bir psikolog, iyi bir hatip, kalp yanı eksik olmayan bir sürü kitap çıktı ortaya. bir kişi bile çıkıp, başarısız ya da başardıklarını hak etmiyor diyemez. belki yakından bakınca... kim ve ne yakından bakılınca kusursuz ki?
bu bilinçle, takip etmekten hiç vazgeçmedim onu. artık şair değilse de işaret ettikleri arasında kıymetler mevcut çünkü. kitaplarını, denemelerini, makalelerini, hatta verdiği röportajları okudum, konuşmalarını dinledim. zaman zaman hikmet, zaman zaman bilgi devşirdim. öğrendim, aydınlandım, ferah hissettim.
ya da okuduğum son röpotajında olduğu gibi fark ettim.
mesela, o ünlü hikâyede leyla'yı görmezden geldiğimi... kolaya kaçarak, erkek olmanın da etkisiyle mecnun'la empati kurduğumu, olaylara onun tarafından bakmayı seçmekle de 'asıl' kahraman olanın leyla olduğunu ıskaladığımı fark ettim. tıpkı, yûsuf ile züleyha bahsinde asıl kahraman olanın züleyha olduğunu ıskaladığım gibi.
"leyla, mecnun'un naifliğinden farklı olarak ser verse de sır vermeyecek dirayete sahip bir karakter. bu açıdan leyla mecnun'dan daha bahtsız çünkü mecnun gibi aşkı dile getirebilmenin iyileştirici, denge kuran devasına sahip değil. sevdiğini diyemediği için sevmek derdi leyla'yı boğar."
sonra geri zekalının biri geldi aklıma. yıllar öncesine gittim. ben yakari'ye anlatıyordum. selçuk'un, hatta öykücü'nün haberi vardı. az mı kahrımı çektiler? yeri geldi bu sayfaları işgal ettim. bazan anıları birleştirdim, bazan başka bir şeye dönüştürdüm. ama anlattım.
biraz yeteneğim olsaydı şiirini, öyküsünü, hatta "ve bu anlattıklarımın hayal olmasından ölesiye korkuyorum," son cümlesiyle biten romanını yazardım.
oysa o sadece sustu. ki, birilerine anlatsa, "aklını başına topla," derlerdi. "manyak mısın sen?"
manyak olduğunu biliyoruz, o ayrı.
Kemâl Sayar'ı tanıdığınıza şaşırdım. Bizim meslekten. Ben de şairliğini sonradan öğrendim "terapist olarak yazamadığımı, şair olarak yazabiliyorum" dediği zaman..
YanıtlaSilevet, okurlarındanım. hızır ve rosa'dan başlayarak bir çok kitabı mevcuttur bende ve kitaplığımda.
YanıtlaSilama içindeki şair öleli çok oluyor onun. o yüzden kendisini başka türlü sevmeye alıştım.
burada bir kaç ip-ucu söz konusu: https://verbumnonfacta.blogspot.com/2015/12/and-little-rain-never-hurt-no-one.html?m=1