yaklaşık bir haftadır stefan zweig okuyorum. bir zamanlar vaz geçilmez sandığım bu yazara beni yıllar sonra döndüren ise türkiye iş bankası kültür yayınları modern klasikler dizisi'nden çıkan geçmişe yolculuk oldu.
peşi sıra daha önce kitaplığıma girmiş ama bir biçimde ihmale uğramış bir kaç kitabı, okuduğum ve beni ben yapan kitaplardan diyebileceğim bir kaç 'uzunhikâyesi'ni yeniden okudum. her şey defteri-iki'ye düştüğüm 'okuma notları'na baktım.
ve beni bir zamanlar zweig'a bağlayan sebebi yeniden hatırladım: bu adam, insanı ve insan ruhunu dostoyevski'den sonra en iyi anlatan yazar.
peşi sıra daha önce kitaplığıma girmiş ama bir biçimde ihmale uğramış bir kaç kitabı, okuduğum ve beni ben yapan kitaplardan diyebileceğim bir kaç 'uzunhikâyesi'ni yeniden okudum. her şey defteri-iki'ye düştüğüm 'okuma notları'na baktım.
ve beni bir zamanlar zweig'a bağlayan sebebi yeniden hatırladım: bu adam, insanı ve insan ruhunu dostoyevski'den sonra en iyi anlatan yazar.
aa ne rastlantı, geçen gece kardeşimin kitaplığında Zweig gördüm. 7-8 tane kitabını almış yeni. benim okumadıklarımda vardı içlerinde , onları aldım ve bu ay zweig ayı olsun dedim kendime. kısaca bende
YanıtlaSildönüş yaptım yazara, uzun zaman sonra.
ne güzel... elimizde böyle bir tesadüf varken davranışları açıkladığı, insan ruhuna ayna tuttuğu yerlere özellikle dikkat edin derim. bu defa bir kaç yerde, "freud ile zweig'ın çağdaş, hatta avusturyalı olması belki de tesadüf değil" bile dedim.
YanıtlaSilkitaplar arasında meçhul bir kadının mektubu yoksa da listenize dahil edin bence.