japonca'da "soyutlanma" anlamına gelen bu kelime, toplumsal baskılardan kaçmak için toplumdan uzaklaşarak bir çeşit münzevi yaşamı tercih edenlere verilen ad.
modern zaman dervişleri demek isterdim ama hikikomori günümüzde bilgisayar başından kalkamayan, deyim yerindeyse bütün gün internette saklanmayı tercih eden kişileri işaret eder olmuş. gün içinde uyuyup dinlenen, geceyi de televizyon izleyerek veya bilgisayarda oyun oynayarak, internette saklanarak tamam eden bireyler.
genelde ebeveynleriyle yaşayan bu insanlar, yaşamdan elini ayağını çekip temel ihtiyaçlar dışındaki tüm zamanlarını odasında geçiriyorlar. arkadaşları yoktur ama üzüntüleri, melankolileri, bunalımları vardır.
*
"hikikomori günümüzde bilgisayar başından kalkamayan, deyim yerindeyse bütün gün internette saklanmayı tercih eden kişileri işaret eder olmuş," demiştim. o zaman soralım:
peki ya, sosyal medya hesaplarını son bir defa turlamadan uyuyamayanlar, kıvanç tatlıtuğ'un yanındaki kızın kim olduğunu anlamaya çalışırken yemeğin altını yakan genç kızlar, tıpkı başı gibi sonu da belli bir kore dizisi yüzünden bebeğinin ağladığını duymayan anneler, 'meyl"ime bakıp çıkacağım dedikten sonra kendini vilhelm hammershøi'nin resimlerini seyrederken bulan babalar, eski sevgiliyi stalklarken "fena değilmiş" diyerek daldığı ukraynalı kızın instagram sayfasında sabah eden romatikler?
ya onlar?
modern zaman dervişleri demek isterdim ama hikikomori günümüzde bilgisayar başından kalkamayan, deyim yerindeyse bütün gün internette saklanmayı tercih eden kişileri işaret eder olmuş. gün içinde uyuyup dinlenen, geceyi de televizyon izleyerek veya bilgisayarda oyun oynayarak, internette saklanarak tamam eden bireyler.
genelde ebeveynleriyle yaşayan bu insanlar, yaşamdan elini ayağını çekip temel ihtiyaçlar dışındaki tüm zamanlarını odasında geçiriyorlar. arkadaşları yoktur ama üzüntüleri, melankolileri, bunalımları vardır.
*
"hikikomori günümüzde bilgisayar başından kalkamayan, deyim yerindeyse bütün gün internette saklanmayı tercih eden kişileri işaret eder olmuş," demiştim. o zaman soralım:
peki ya, sosyal medya hesaplarını son bir defa turlamadan uyuyamayanlar, kıvanç tatlıtuğ'un yanındaki kızın kim olduğunu anlamaya çalışırken yemeğin altını yakan genç kızlar, tıpkı başı gibi sonu da belli bir kore dizisi yüzünden bebeğinin ağladığını duymayan anneler, 'meyl"ime bakıp çıkacağım dedikten sonra kendini vilhelm hammershøi'nin resimlerini seyrederken bulan babalar, eski sevgiliyi stalklarken "fena değilmiş" diyerek daldığı ukraynalı kızın instagram sayfasında sabah eden romatikler?
ya onlar?