tekrar değil ısrar...
bu sözüm herkese değil, "bu konuyu daha önce işlemiştik," diyecek güçlü hafızalara. üstelik bu defa kavinsky'den değil london grammar'dan.
üstelik tavanında yıldızlar danseden odalar artık yok. gece yarıları, gece yarısı telefonları yok. "kız öldü," kız yok. biraz daha yaşlı bir adam var. kendi içine bir kaç adım daha yaklaşmış, smokin ya da takım elbise artığı beyaz gömlek ve siyah pantolonla şehrin caddelerini dolaşan bir adam... ayakları çıplak.
*london grammar, nightcall
bu sözüm herkese değil, "bu konuyu daha önce işlemiştik," diyecek güçlü hafızalara. üstelik bu defa kavinsky'den değil london grammar'dan.
üstelik tavanında yıldızlar danseden odalar artık yok. gece yarıları, gece yarısı telefonları yok. "kız öldü," kız yok. biraz daha yaşlı bir adam var. kendi içine bir kaç adım daha yaklaşmış, smokin ya da takım elbise artığı beyaz gömlek ve siyah pantolonla şehrin caddelerini dolaşan bir adam... ayakları çıplak.
*london grammar, nightcall
'yok'tan var edene sonsuz şükür..
YanıtlaSildemek, "yok"luğun "var"lık teminatı, "var"lık için ispat olduğunu bilenlerdensiniz.
YanıtlaSilpeki, tıpkı ona katlanan bir marangoz metresi gibi hem ölçen hem ölçülen olmak nasıl bir şeydir?
sorunuzun bayım, cevabı bana aşikâr değil ne yazık ki..
YanıtlaSilyinede şarkı, sizde de koşma isteği uyandırıyor mu..
"ölçen" ve "ölçülen" bahsine bir gün yeniden döneriz elbet.
YanıtlaSilşarkının bende de koşma arzusu uyandırdığı doğru. ama iki bedenin çarpışmasıyla son bulacak bir koşmak. yoksa kapı gıcırtısına oynayan gelinler gibiyimdir ben. en ufak ritme koşarım.
ama en çok deli kulaçlarla yüzme arzusu veriyor. bir havuzun kulvarlarından birinde yüksek tempoyla. başınızı suya gömdüğünüzde kalbinizi duyacak kadar deli.