"şimdi sen çok yorgunsun. her gün daha az şaşıracak daha az sarsılacak kadar. bütün eski defterleri kapatacak ama yeni bir sayfa da açamayacak kadar. bir ömür boyu can taşır gibi saklanmış sayfaları bulup çıkaramayacak, emanet cümlelere sığınacak kadar. anlatmak değil susmaktan. yaşamaktan değil yaşamamaktan. o kadar yorgunsun."*
*: nazan bekiroğlu, mimoza sürgünü - "çok yorgunum bekleme beni kaptan"
*: nazan bekiroğlu, mimoza sürgünü - "çok yorgunum bekleme beni kaptan"
yazının tamamını okudum ve like yapıp sosyal medyada paylaştım.
YanıtlaSilsanırım bende çok yprgunum.
yazarın gazete yazılarının bir sürü zaaf taşıdığını inkar edemem. yine de yemek tarifi verse okurum.
YanıtlaSilkitap, o yazıları belli bir nizam altında toplu olarak sunduğu için güzel. yoksa bir çok şey gibi o yazılar da ulaşılabilir durumda.
*
belki de f. hüsnü dağlarca'nın tavsiyesine uyup yürümeli bu "hayat"tan.
"...
YanıtlaSilyüreğin mi daralıyor, yıldız ışığında,
bırak anılar gitsin biraz daha geri.
ruhu götürmeden vakit yürüyebilir,
düşün nasıl durmuş sabırla yüzlerce yıl,
hep bu benekte bu deniz feneri.
...
saçlarında tuz kokan, ölü kokan bir serinlik,
yüzünde bir fırtına tadı.
durursun yorgun, umutsuz,
birden bir daha yanıp söner, sevinçle titrersin,
bir şey, belki de yaşaman uzadı.
... "
f.h. dağlarca-deniz feneri
bugün ıspanak pişirdim. ayıklamak, yıkamak, yeniden yıkamak, doğramak, yıkamak, sirkeli suda bekletmek, yeniden yıkamak derken oldukça uzun sürdü.
YanıtlaSilsonuç, ev yapımı yoğurtla beraber fena değildi.
ıspanak doğrandıktan sonra yeniden yıkanmamalı...
YanıtlaSilniyeyse benim "hayal ettiğim" profiliniz bu kadar sağlığına düşkün biri değildi; bir yerlerde bir şeyleri atlıyorum olmalıyım ;)
size itimadım tam. bu demektir ki, bundan böyle doğranana kadar yeterince yıkadığım ıspanağı doğradıktan sonra yıkamıyorum.
YanıtlaSilbedensel sağlığına dikkat eden, acısını ruhundan çıkaran bir adam düşünün. atladığınız yer ise şurası olabilir belki: "benim ruhum ikilemlerle dolu/ gecem gündüze gündüzüm geceye inat" üstelik hem "kış"ı hem "yaz"ı severim. birinden diğerine atlamak mümkün olmadığı için de bir kaç özel an dışında "bahar" geçişlerini sevmem.
ıspanak meselesine dönersek; her şey normale döndü, herkes gibi acıkıyor, yiyor ve yuvarlanıp gidiyorum, endişeye mahal yok demek istemiştim. yoksa yemek bloglarından rol çalmak değildi niyetim. eğer bir gün rol çalarsam "ekose etekli levrek"le yapacağıma söz veririm.
Heyecanla bu tarifi bekliyor olacağım. Gebze kırsalından kaçarken, dolmuş şoförünün zulmünden bunalmış ve telefonuma gömülmüş halde not düşüyorum bunu :))
YanıtlaSilyoksa "şimdi değilse ne zaman" diyerek evden mi kaçtınız?
YanıtlaSileğer öyleyse dolmuşa da şoföre de aldırmayın. çünkü doğru yoldasınız.
Şimdilik işten!
YanıtlaSilah! o zaman en uzağa kaçın.
YanıtlaSil