borges... sen, tanıdığım en büyük yalancısın. daniel defoe'nun yolundan gidiyor, yalanın belli olmasın diye anlatılarını ayrıntılarla dolduruyorsun. sana inanalım diye oynamayacağın oyun, söylemeyeceğin sözcük yok.
dediğim gibi, tanıdığım en büyük yalancı sensin. hatta benden bile büyük.
ama sana inanıyorum.
"lie to me" bende en çok iz bırakan dizilerdendir (son bölümleri ilkler kadar iyi olmasa da). tim roth'un oyunculuğuna olan hayranlığım da bu diziyle başlar. tam bir yalan dedektifidir dizide. hatta yalan makinesinden daha iyidir. ancak tek derdi "yalanı" ortaya çıkarmak değildir. insanların "neden" yalan söylediğiyle de ilgilenir...
YanıtlaSililk bölümü izledikten sonra yazıyorum bu yorumu. an itibariyle benim dizim olabileceğini sanmıyorum. tim roth ise ortalama üzeri oyunculuğuyla o dizi olmadan var olacak benim için.
YanıtlaSil"yalan"ı her zaman anlayabiliyor olmak insanların zihnini okumak gibi. insan buna neden ihtiyaç duysun ki? sanki bir çeşit çarmıh sırt yerine beynimizde taşıdığımız.