"çoğu zaman üç beş kişi için yazdığımızı sanırız, oysa onlar bizi okumazlar. asıl seslendiklerimiz, hiçbir zaman tanımayacağımız, başka üç beş kişidir."*
"sahilde siyah pardesülü, garip şapkalı bir adam vardı, herkes onunla selamlaşırdı. 'şair gelmiş,' derdi." diye anlatır s. kaplanoğlu çocukluğunun izmir'ini anarken.
zeyl: @cecil, geç de olsa düzeltiyi gerçekleştirdim. teşekkürler.
bizler platoniklemeye güzellemeler yapılan bir iklimde doğup yaşıyoruz. her birimiz uzaktan sevmeler de birinciyiz. hatta inşa edilmiş savunmalarımız bile var: sen uzaktan sevmek, aşkların güzeli...
bu yüzden, yazar okur ilişkisine bulaşması çok normal geliyor bana.
dua'yı ise aşk halinden daha çok hemhâl olmak görürüm.
onun adı; attila
YanıtlaSil"sahilde siyah pardesülü, garip şapkalı bir adam vardı, herkes onunla selamlaşırdı. 'şair gelmiş,' derdi." diye anlatır s. kaplanoğlu çocukluğunun izmir'ini anarken.
YanıtlaSilzeyl:
@cecil,
geç de olsa düzeltiyi gerçekleştirdim. teşekkürler.
demek, yazının bile platoniği var.
YanıtlaSilasıl muhataba gitmeyeceği kati olan düşünce ya da duyguların, aynı şiir gibi, sebepsiz, nedensiz yazılması.
*
bir de yaratıcı'yla platonik ilişki kurma durumu var, dualarda yaşanır genelde.
ki bence, asıl yanılgı odur.
bizler platoniklemeye güzellemeler yapılan bir iklimde doğup yaşıyoruz. her birimiz uzaktan sevmeler de birinciyiz. hatta inşa edilmiş savunmalarımız bile var: sen uzaktan sevmek, aşkların güzeli...
YanıtlaSilbu yüzden, yazar okur ilişkisine bulaşması çok normal geliyor bana.
dua'yı ise aşk halinden daha çok hemhâl olmak görürüm.