karşımda deniz, arkamda şehir...
denizle şehir arasında, bulutlarla insanlar...
telefonda konuşuyoruz.
şikayetim yok. çünkü bu da yan yana durmak, yüz yüze konuşmak kadar muhteşem.
"eğer günlük tutuyor olsaydım," diyorum, "eğer günlük tutuyor olsaydım, bu ara çok mutlu olduğumu, yaşadığım tek sıkıntının üst üste üçüncü defa pilavı tutturamamak olduğunu yazardım."
yine gülüyor. kocaman gülüyor. o kadar güzel gülüyor ki, kelimelerle arası iyi olan biri, söz gelimi bir yazar, "insan bu gülüşü kulağına ulaşan ucundan tutup kaynağına kadar öpmek istiyor," diyerek anlatırdı. ve eklerdi; en çok da kaynağını...
bunu duysa yine öyle güler miydi bilmem ama, dördüncüsü olmadı, üçte kaldı.
denizle şehir arasında, bulutlarla insanlar...
telefonda konuşuyoruz.
şikayetim yok. çünkü bu da yan yana durmak, yüz yüze konuşmak kadar muhteşem.
"eğer günlük tutuyor olsaydım," diyorum, "eğer günlük tutuyor olsaydım, bu ara çok mutlu olduğumu, yaşadığım tek sıkıntının üst üste üçüncü defa pilavı tutturamamak olduğunu yazardım."
yine gülüyor. kocaman gülüyor. o kadar güzel gülüyor ki, kelimelerle arası iyi olan biri, söz gelimi bir yazar, "insan bu gülüşü kulağına ulaşan ucundan tutup kaynağına kadar öpmek istiyor," diyerek anlatırdı. ve eklerdi; en çok da kaynağını...
bunu duysa yine öyle güler miydi bilmem ama, dördüncüsü olmadı, üçte kaldı.
Pilav;şu an öğle arası oğlum için pişiyor.
YanıtlaSilVe ben derim ki; çiçeklerden menekşe,yemeklerden pilav bileğimi büküyor.
Yazınız muhteşem:))
eminim afiyetle yemiştir. pilav, zaaflarımdan birisi, ama arpa şehriyeli olmalı.
YanıtlaSilmenekşelere gelince, gugıla 'kemal sayar menekşe' yazın. o anlatır.