"kim, hırkasının sağ yeninden öpmeyi akıl edebilirdi?"* diye soran n.bekiroğlu'nun bu sorusuna soruyla cevap veriyorum: kim, montumun sol omzundan öpmeyi akıl edebilir?..
elbette milano'dan alınan ve tam burada bir tebessüm ikonu var.
*:be, cam ırmağı taş gemi
elbette milano'dan alınan ve tam burada bir tebessüm ikonu var.
*:be, cam ırmağı taş gemi
'içindekileri Yaradan'ına havale ederek, her sabah, yetiştirmeye kalkıştığı gül fidanı için özenle toprağı sulamaya, çapalamaya başladı.bir bakışı yetecek bana, diyordu.
YanıtlaSilya olacağım, ya öleceğim'*
montunuzun sol omzunun öpülmesi ise 'kalp' edilebilir bayım, sağ omzu küstürmemesi akıl ettiğini gösterir.
(:
*ahter-suhte, hu ve lale
@nebraska,
YanıtlaSil'kalb edilmek' bahsindeki kelime oyununuzun güzelliğini bir tebessümle geçiştirecek ve sizi üzerek devam edeceğim. korkarım bu eylem boyutunda bir hal ve muhatabım "seni bir kere öpsem desem ikinin hatırı kalır/ iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük" diyen cemal süreya şiirini bilmiyor.üstelik bu şiiri ergen zamanlarımdan bu yana seslice okuduğumu, dolayısıyla sağ omzumun duymuş olabileceğini de...
'ahter -suhte, hu ve lale' çok sevdiğim, yeniden yeniden okuduğum bir öyküdür. gecenin orta yerinde biri usulca dokunmuş gibi uyanmayı, yıldızların da suya yakamoz bırakabileceğini, bütün gününü ve gecesini pencere önünde geçiren ince ve mavi hayale inanılmaz biçimde aşık olmayı, düşüncelerimize söz geçirebilsek bile kurtulmanın o kadar kolay olmadığını, bazen çiçeklerin zamansız açabileceğini, bütün öykülerin sonunda kar yağdığını çok iyi anlatır.
size gelince, türkçe bilen, üstelik nazan bekiroğlu okuyan bir amerikalı ile karşı karşıyaymışım gibi geliyor. hani 'alaska' olsa fazlaca bulmaca çözdüğünüzü düşüneceğim. bir, yandan da bir insan kendisine müstear olarak neden nebraska seçer, diye merek etmiyor değilim.