16 Mayıs 2011 Pazartesi

bir masada iki kişi: kalp

çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya başladı:

- hatırlıyor musun, 'zalim bir adam kalbi olmayan kadınlar arıyor' yazan, seri ilan tadında bir not vermiştin bana?

- ikinci sınıftaydık. neredeyse bütün bir sınıf kantinde oturmuş dersi bekliyorduk. o notu okuyunca çok gülmüştün.

- şaka yaptığını düşünmüştüm. ama her şaka gibi biraz da gerçekmiş.

- sen gül diye yapmıştım. aynı zamanda oscar wilde' ın infanta'nın doğduğu gün öyküsüne bir göndermeydi.

- biliyorum... ama benim bir kalbim vardı. hala da var.

*

başka bir şey söylemedi. eşyalarını toplayıp, dışarıya, az önce seyrettiği insanların arasına karışırken, ben de öyküyü, ispanya tahtının veliahtı küçük kızın son cümlesini düşünüyordum: bundan sonra benimle oynamaya gelenlerin kalbi olmasın.

2 yorum:

  1. Ben bu yazıyı kopyalayıp ,bloğumun köşesine ekledim.Sizin için sakıncası var mı?
    Hani kopyalamadan önce sormam gerekirdi.
    İzin çıkmazsa silebilirim:)

    YanıtlaSil