önce beni, peşi sıra ciğerlerimi dinledi. sonra bana baktı. öyle güzel baktı ki, tıp fakültesinde öğretilen en güzel şeyin steteskobu çıkartırken hastaya öyle bakmak olduğuna yemin edebilirim.
'güzel.. ciğerlerinizde bir şey yok.' diyerek beni ortak bir sevince davet ederken, bir yandan da o güzelim ellerine yakışmayacak el yazısıyla ilacımı yazıyordu.
eczanedeki kalfa dikkatli kullanmamı tavsiye edince, evde ilk iş olarak ilacın etkilerini okudum. sayın yetkililer bilmenizi isterim ki, harflerin büyümesi anlamaya yetmiyor. neyse ki, gugıl var.
meğer, beni öksürükten kurtarıp rahat uyumamı sağlayacak ilacım morfinle yarışıyormuş. ağrı kesici etkisi morfinden zayıf, aspirinden daha yüksek. beni asıl ilgilendiren meselede ise iyi; yani tam bir öksürük dindirici.
ve asıl hikaye burada başlıyor. ilaç, merkezi sinir sistemini etkileyerek öksürük refleksini ortadan kaldırıyor. sizin öksürme ihtiyacınız olsa bile bunu farkedip 'öksür' komutunu verecek reseptörler bir anlamda bloke oluyor. yani öksürüğü sadece dindiriyor, öksürüğünüzü geçirip öksürmenize neden olan halin üstesinden gelmiyor. iyileştirmiyor...
tıpkı özlem gibi.
siz 'hayat olmuş bir dünya' nın ortasında yaşayıp giderken aklınıza gelmiyor sadece. ama özlem hiç eksilmeden, belki de çoğalarak orada bir yerlerde duruyor.
Luci hep yoklar;
YanıtlaSilGecmis olsun..
çok naziksiniz.
YanıtlaSilgeldi geçti.
'luci' ye selam.