19 Eylül 2017 Salı

bir masada iki kişi: yolun sonu

çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya başladı:

- hepsi bu kadar. galiba her şeyi anlattım.

- çok mu seviyorsun onu?

- bunu ben de bilmek isterdim.

- o zaman şanslısın.

- şans mı?

- kesin olarak bilmemek iyidir. tıpkı sisin manzaraya güzellik katması gibi.

- bazan insana yolunu kaybettiriyor.

- merak etme bütün yollar aynı yere çıkar. hayal kırıklığına...

*

bir süredir "son-uç"ta. ama geçecek. her zaman geçer. gelir yeni hikâyeler anlatır bana. ben de dinlerim. hatta onları yazarım.


1 yorum:

verbumnonfacta dedi ki...

biten bir şey iyi de olsa kotü de hüzün verir. buna katılırım. ama acı vereceğine katılmıyorum.